Demokratik Tema ve Siyasal İslam Politiği
DEMOKRATİK TEMA VE SİYASAL İSLAM POLİTİĞİ
Türk siyaset sahnesinin kırılgan yapısı iç ve dış siyaset etkileşimine de bağlıdır. Son yıllarda “Müslüman demokratların “ elde ettikleri siyasal başarılar, kalıcı bir denge durumu sağlandığı anlamına gelmemelidir. Unutmamak gerekir ki Türk toplumunda İslamcılarla laiklik yanlılarını bir birinden ayıran derin fay hatları hala ortadan kalkmış değildir.
İlerleyen dönemlerde Türkiye’deki siyasal mücadele muhtemelen merkez sağın farklı kesimleri olan İslamcı demokratlarla, Milliyetçiler arasında yaşanacaktır. Bu öngörü iki temel göstergeye dayanmaktadır. Bunlardan birincisi ve en önemlisi bu güne kadar gelinen nokta da kırsal alandaki yoksulluk, genç nüfustaki işsizlik, diğeri ise siyasal iktidarın çekirdek seçmeninin taleplerinin ötelenerek lafta kalmasıdır. Siyasal iktidar şimdiye kadar pragmatik bir yaklaşım sergilemiş, devasa bu iki sorunun çözümü ile ilgili hiçbir öngörüde bulunmamıştır. Çekirdek seçmenin talebi siyasal iktidar için hala dikenli bir yol olmaya devam etmektedir. Çekirdek seçmen de bunun farkındadır. Önümüzdeki genel seçimlerde siyasal aktörler iletişim stratejilerini ve hedef seçmen kitlelerini yeniden gözden geçirecekler ve yeni bir tasarım hazırlayacaklardır. Diğer tarafta kendine özgü milliyetçiliği olan siyasal aktör, dini açıdan da muhafazakâr bir partidir. Türban ve cumhurbaşkanlığı seçiminde siyasal iktidara verdiği olumlu destekle hedef seçmen kitlesine gerekli mesajı vermiştir. Nisan 1999 genel seçimlerinde olduğu gibi milliyetçi siyasal aktöre oyların bu genel seçimlerde kayma ihtimali yüksektir. Yani Avrupa tipi demokratik siyasal bir hareketin mevcut olmadığı, siyasal bir ortamın olmaması, farklı sebeplerle hoşnutsuzluk duyan başka yönlerde yeni siyasal tercihler yapmayı gerekli gören seçmenlerin eğilimlerinin bu yönde olma ihtimali çok yüksektir. Laik siyasal düzen ilkesi liberal demokratik düzenin ön koşulu olduğu, bu ön koşul içinde İslamcı siyasal bir partinin batıyla entegrasyon çabaları, liberal demokrasiyi savunan bir partiye dönüşmesi ve İslamcı seçmen tabanının buna sessiz kalması bu seçmen tabanının da liberalleşme eğilimi içinde olduğunu göstermektedir. Demokratik, laik düzen İslamcıların siyaset sahnesinde etkili olabilmek ve laiklik sürecinde ayakta kalabilmek için uzlaşmacı çözümlere ulaşmanın hayati önem taşıdığını anlamış, taleplerini daha ılımlı bir yönde şekillendirmesine yol açmıştır. Bu sürecin hızlandırılmasına 28 Şubat’ın etkisini küçümsememek gerekir.
Geriye dönüp baktığımızda bu gelişmelerin ortaya çıkmasına birden fazla etkenin katkı yaptığı görülmektedir. Bu konuda tarihi bağlam önem taşımaktadır. Elbette ki bu sonuç iç ve dış güçlerin kombinasyonunun kesişmesine de bağlıdır.
Önümüzdeki genel seçimlerin yönünü siyasal aktörlerin kamuoyuna vaatlerinden daha çok kendilerini ifade etme şekli belirleyecektir.
Bu yazı 1.7.1988 tarihinde eklendi ve 1551 kez görüntülendi